Bunlar hep sevgiden, huzurdan ve neşeden…
Hani ben yeşili (doğayı) çok seviyorum ya; işte o huzurdan. Yeşille bir olduğumu hissetmemin verdiği huzur o. Yaratıcı kaynakla bir olmanın, tüm yaşam formlarıyla bir olmanın huzuru o. Benim özüm ile yeşilin özünün bir olmasının huzuru o. Yeşil benim için kutsal çünkü onda koşulsuz sevgiyi görüyorum, daha doğrusu koşulsuz sevgiyi öğreniyorum. Çünkü yeşili fark etmesende; önünden öylesine geçsende; onu umursamasanda; onu görmezden gelsende; onu sevmesende; o, bir an gücenmeden huzur dağıtmaya devam eder.
Yeşili çok seviyorum çünkü hissediyorum ki o, yaratıcı ile aramda ki bağlantı. Kendimi yakın tutmam ondan; hep huzurdan.
Hani hep benim ya, aramız bozulunca arayan yada ilk adımı atan; işte o içimde ki neşeden. Çünkü ben biri ile küs olunca içimde ki neşenin bir yerinde ışıklar kapanıyor. Ben tüm ışıklarım açık olsun istiyorum, hiç kapanmasınlar. Evet bazen kazayla bende kapatıyorum ışıkları. Ama neyse ki artık erkenden fark ediyorum ve neşemi yerine koyuyorum. Yani o biriyle aramı düzeltiyorum. Ve biriyle aramı düzeltince içimde ki neşe öyle seviniyor ki, sevinçten bir kaç gün parti veriyor içeride :). Bir mutluluk bir mutluluk, bir coşku bir coşku, bir neşe bir neşe.
İçimde ki neşeyi çok seviyorum, sen de o neşenin bir parçasısın ve seni de çok seviyorum.
Hani her canlıyı kendi yerime koyuyorum ya; hani hiç bir canlıya kıyamıyorum ya; hani hep sende ki iyi tarafı görüyorum; hani hep kötüyü unutuyorum ya; hani hep iyiye odaklanıyorum; hani hep affediyorum; hani hep ”olsun”, diyorum ya; işte onlar hep sevgiden. İçimde ki sevgiden, içimde ki senden, içimde ki evrenden. Bir de sessizim genelde, pek konuşmuyorum, kendimle başbaşa kalmayı seviyorum. Çok ayak uyduramıyorum çalgılı çengili yerlere, çok tat vermiyor alkol; aradığını farkında bile olmadan dışarılarda ararsın ya, aramıyorum artık; herşeyin bende olduğunu fark ettiğimden beri.
Bunlar hep sevgiden, hep huzurdan, hep neşeden.
Namaste ♥