İnsan 7’sinde neyse 70’nde de odur derler. Kendi adıma hiç inanmadığım bir söz. Neden değişmesin ki insan? Değişimin tadını neden tatmasın ki? Değişimin getireceklerini neden deneyimlemesin ki? Değişmek, dönüşmek kadar insanı tatmin eden başka ne var ki? Hem hep aynı kalacaksak neden buradayız?
Biliyorum herşeyin bir sebebi var. Bazen bu sebepler çok can acıtsa da… Hissediyorum özümden… Herşeyin bir sebebi var. Tıpkı burada olmamızın bir sebebi olduğu gibi. O yüzden egodan ayrı kalpten gelenlerle değişmeliyiz.
Bazen bir his, bir olay, bir kişi, bir kelime, bir görüntü kalbine dokunur. İşte orada tam da o dokunduğu yerde kalmalı… Egoyu kenara koymalı… ‘ben’lik duygusunu kenara koymalı.. Bunu yapabildiğinde o his, o olay veya o kişi kalbine dokunmuş oluyor. Evet. Ama aslında olan şey; senin kendi özünle buluşman. Özünle her buluştuğunda değişmeye başlıyorsun. Arzuların, duyguların, bakış açıların, alışkanlıkların değişiyor. Yani hayatın ve deneyimlerin yeniden şekilleniyor, yapılanıyor.
“O yüzden; evet, değişmeliyiz hem de koşa koşa”.